Deniz ÖZTÜRK

Deniz ÖZTÜRK

Tahıl Koridoru Açısından TÜRKİYE

Tahıl Koridoru Açısından TÜRKİYE

Evet sevgili dostlar bir haftayı daha geride bırakmak üzereyiz. Merkezde etkisini hissettiğimiz sonbaharın yağmurla buluşması ise ilçelerimizde oldu. Hava sıcaklıkları düştü. Ekonomide epey hareketliydi hafta başında yapılan görüşmelerin etkisi ne olacak diye düşünerek geçmedi değil. Kısaca değinmek gerekirse yıllardır bahsi geçen Bereketli Hilal, Mezopotamya, Harran Ovası projeleri ile bu projeleri takip eden aklımıza ilk olarak gelen su faktörü ile verimli tahıl eylemleridir. Şöyle ki bizler Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde bahsi bile geçmeyecek bir coğrafyaya sahibiz bu nedenledir ki küresel krizlerde ilk olarak en çok konuşulan ülke her zaman Türkiye olmuştur ve olacaktır. Dünya genelinde enerji kaynağı kullanımında 3/4’ü Türkiye'den sağlanmaktadır. Tarihten de bildiğimiz gibi ipek yolu gibi stratejik lojiktik ağlara sahip olan ülkemiz gıda sektöründe de bu nedenden dolayı çok büyük bir öneme sahiptir. Gündemden düşmeyen ve daima da gündemde olacak olan önemli bir konunun görüşmeleri yapıldı Sayın Cumhurbaşkanı ile Putin arasında neydi bu önemli konu Tahıl Koridoru işte bahsi geçen stratejik lojiktik ağı olarak görülen Türkiye tüm bunların kesişim noktası olarak daima gündemdedir. Ve mahşerin dört atlısı ile onlara eşlik eden küçük faktörler ağı bunlar nedir? Savaş, gıda, lojistik ve diplomasi faktörleridir. Ülke olarak ele aldığımızda bu gibi süreçleri iyisi ile kötüsü ile başarılı bir şekilde atlattık denebilir. Savaştaki tarafsızlık Türkiye’nin konumunu güven ağları ile koruduğunun göstergesidir. İki ülke içinde güvenli bir dost olarak kalmayı başaran bir Türkiye var önümüzde bu ise bizim diploması başarımız olarak değerlendirilebilir. Yine tarihin o derin sayfalarına bir göz atarsak Montrö Boğazlar Sözleşmesini ele alacak olarak orada geçen maddeler doğrultusunda, Ukrayna-Rusya savaşının en başından günümüze asla taviz vermeyen aynı zamanda Karadeniz ve kıyılarını savaş batağına çekmeden korumayı başaran planlı bir dış politika görmekteyiz. Peki şimdi soruyorsunuz Tahıl Koridoru Anlaşması bu durumda nasıl ele alınacak ve Türkiye için önemi nedir?

Bu adım Türkiye’mizin küreselleşen gıda güvencesi için yaptığı en önemli katkılardan birisidir. Bizler Türkiye olarak bir köprü olacağız adından da anlaşılacağı gibi koridor görevi üsteleneceğiz. En önemlisi ise şudur; bilindiği üzere Ukrayna'da üretilen tahılın en önemli ulaşım alanı Afrika ülkeleridir ve bu durum gerçekleştiğinde açlığın önlenmesi açısından oldukça önemli bir girişim gerçekleşmektedir. Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşması 22 Temmuz 2022’de imzalandı ancak Rusya tarafından üç defa uzatıldı lakin 17 Temmuz’dan sonra Rusya bir takım gerekçeler sunarak anlaşmayı uzatmayacağını açıkladı ve bu ay sona erdi. Rusya’dan gelen ilk itiraz Afrika ülkelerinde ki açlık tehlikesi yaşayan ülke şehirlerine gitmesi gereken tahılın %70’inin gelişmiş ve ihtiyacı olmayan batı ülkelerine gitmesinin tespiti, bir diğer itirazı ise Rusya’nın kendi üretimi tahıl ve gübresini ihraç edemiyor olması gerekçesi ile Rusya Tarım Bankası’nın SWIFT’e yeniden bağlanması ve bu gibi durumlarla Rusya’nın ısrarlı bir şekilde talepleri arasındadır.

Bu durumlar göz önüne alındığında Türkiye, Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının devam etmesi için diplomasi trafiğini sürdürüyor. Ukrayna’nın hak talebi olduğu kadar Rusya’nın da hak talebi olan tahıl ve gıda ürünlerini aynı zamanda gübresini, herhangi bir engel olmaksızın dünya pazarlarına sunması gerekmektedir.

Gelelim bir diğer konuya bu durum yani anlaşmanın uzatılmamasının durumunda dünyada ve ülkemizde nasıl bir sonuç olur bizi neler bekler? Şöyle ki Rusya’nın ve Ukrayna’nın dünya buğday borsasında yaklaşık olarak 1/4’ü bulunmaktadır. Bu 1/ 4 lük üretimin büyük kısmı Azak Deniz’i limanlarından ihraç edilmektedir.

Rusya- Ukrayna savaşının başlarında limanlardan yapılan sevkiyatın engellenmesinden dolayı küresel ölçekte gıda fiyatlarında oldukça yükselmeye neden oldu fakat Karadeniz Tahıl koridoru anlaşması ile fiyatlar yeniden düşmeye başladı. Fakat son görüşmede anlaşma uzatılmayınca fiyatlar yeniden yükselme seyrine geçti. Eğer bu anlaşma sağlanamaz ise, Ukrayna, tahıl ihracatını Romanya’nın limanları üzerinden yapmak zorunda kalacak bunun neticesinde de maliyet artışı olacaktır.

Peki Türkiye olarak bize düşen nedir? Tahmin edeceğiniz gibi silolarımız bu yıl doldu hiç olmadığı kadar yüksek bir buğday stoğumuz mevcut durumda. Bu sene beklenen üretimin 22 milyon ton ile ülke içi tüketimin oldukça üzerinde olacağı muhtemel bir küresel gıda krizinde avantajlı ülkeler arasında olduğumuz söylenebilir. Geçtiğimiz yıl boyunca oldukça düşük fiyatlardan alınan ve depolanan buğdayın bu yükselen fiyatlardan sonra dünyaya ihraç edilmesi fırsatını iyi değerlendirmek gerekmektedir. Yani dünya coğrafyasında Ortadoğu ile Afrika ülkelerinin ihtiyacı olan buğday rezervinin karşılanmasında bütün lojiktik ağ güzergahı ülkemize çıkıyor işte açıdan dolayı ele geçen fırsat her açıdan iyi değerlendirilmesi gereken bir politikadır. Ülke iç piyasasında ki fiyat dalgalanmalarına yol açmadan aynı zamanda ürün tedarikini engellemeden ülkemiz için olumlu politika yolları izlenmemiz gerekmektedir. Bu sezonda hasadı gerçekleşen tahılın depolanmasında TMO’nun sıkıntı çektiğini görmekteyiz bazı çiftçiler isyan etmekte yerimiz yok diyerek sıkıntılarını dile getirmektedirler. O zaman yapılması gereken burada ekonomik kontrolü sağlayarak ihracata yönelmek olacaktır hem gelir sağlamada hem de depolarda yeni ürünler için yer açılması açısından kontrollü ihracatın faydası oldukça iyi sonuçlar doğuracaktır.

En son değinmemiz gereken bir nokta daha var aslında eğer araştırmış ve Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının metnini okumuş iseniz eğer ki okumadınız ise tavsiye ediyorum bu anlaşmanın ülkeler arasında tamamen sona ermesi için taraf olan ülkelerden birinin üç ay öncesinden bildirimde bulunması ve anlaşma sağlamayacağını bildirmesi gerekmektedir. Biraz uzattım Türkiye acısından Karadeniz Tahıl Koridoru itibarımızı yükseltecek, bölgesel güç olarak bütün dünya ülkelerine kendimizi göstermiş olacağız ve küresel krizlerin denge-çözüm ülkesi olarak dikkatleri üzerimize alarak tarih boyunca önemli ülke olma konumumuzu burada da göstererek stratejik durumumuzu korumuş olacağız. Hep dediğim gibi Bizler zengin bir coğrafyanın çocuklarıyız güneşle kavrulan yağmur ile yoğrulan. Barış hepimiz için Eylül demek barış demek. Mutlu günler dostlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz ÖZTÜRK Arşivi
SON YAZILAR