Tarihimizde binlerce isimsiz kahramanlarımız var; Mehmet Akif Ersoy, “şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda” derken bu adsız kahramanlarımızı anlatıyordu.

Yaşadığımız vatanın her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş.

Tabiî ki bunu anlayana…

Tarih sahnesine çıktıkları günden bugüne, binlerce kahraman yetiştiren bu milletin vatanı düşman çizmesiyle hiçbir zaman çiğnenmedi çiğnenmeyecek de. Tabiî ki bunu anlamayan asalaklar da var…

“Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! / Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı” spor olsun diye yazılmış bir mısra değildir. Tabiî ki bunu bilen de var bilmeyen de…

Onun için o günün şairlerini iyi anlamak lazım,

Necip Fazıl'a “Sakarya Türküsü”nü yazdıran, Arif Nihat Asya'nın “Bayrak” şiirini yazarken ilham kaynağı olan ya da Mehmet Akif'e “Çanakkale Şehitleri”ni yazdıran inancı yaşam tarzı haline getirmiş bu milletin bileği bükülür mü?

Bükülmedi, bükülmeyecek de.

Akif, bu yaşam tarzı için çöl yolunu tutmuştu 1916'da, Akif Arabistan çöllerinde yoklukla boğuşurken, Çanakkale Savaşı devam ediyordu. Mehmet Akif'in aklında, duasında tek bir yer vardı. Çanakkale.

Acaba kovulabilecek miydi bu vatandan Siyonist uşakları?

Çanakkale'de muhteşem bir zafer kazandığımızı, İstanbul’umuzun, namusumuzun, şerefimizin kurtulduğunu öğrenen Akif, Arabistan çöllerinde başlar yazmaya; “Çanakkale Şehitlerine”: “Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber / Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber…”

İşte bu vatanı savunurken ölen tüm güvenlik güçlerini, 17 Temmuz şehitlerini ve Ömer Halisdemir'leri, Fethi Sekin'leri bu duruş, bu yaşam tarzı doğurdu, bu mana iklimi devam ettiği sürece de bu kahramanlar çıkmaya devam edecektir.

Dünyada ünlü kişi çoktur, ancak o toplumlarda gerçek kahramana çok az rastlanır.

Yani onlarda ünlü çoktur, bizde kahraman çoktur.

Hem de gerçek kahraman…

Mesela, 15 Temmuz direnişinin simgesi Ömer Halisdemir. Ya da, teröre karşı direnişin sembolü Fethi Sekin.

İsterseniz burada okumayı bırakalım ve biraz düşünelim.

Neyi mi?

Onlar alkolik ünlü, biz ise kahraman yiğit.

Bin yıldır bizi yıkma projeleriyle üzerimizde tepinenlerden bu toprakları nasıl korundu zannediyoruz?

Bu topraklar şehit kanıyla yoğrulmasaydı her şey hayal olmaz mıydı?

Bu vatanı satan “asalaklar” veya “Amerika’daki malum şahsın vatan haini tetikçileri” de bu toprakların şehitlerin kanıyla korunabileceğini hiç düşünmediler düşünemezler de,

Çünkü bunların cibilliyetleri elvermez.

Bir de her dönemin asalakları var. Bunların tek düşüncesi, fırsat bu fırsat deyip, servetlerine servet katmak…

Dün…
Malum şahısla fotoğraf çektirebilmek için verdikleri “himmetin” binde birine, bu vatan için vermediler.

Bugün…
Başka fotoğraflarla çevre edinerek, şehit kanları üzerinden saltanat süreceklerini zannediyorlar.

Ama şunu hiç bilmiyorlar.

Bu asalak vatan hainleri olduğu sürece bu millet bu kahramanları üretmeye devam edecektir.

Tabi ki Kahramanlar üreten “yaşam tarzımıza” yegâne tehdit de bu asalaklardır.

Bugünün kahramanları sağlıkçılarımızın önünde saygıyla eğiliyor,
bu yoldaki şehitlerimiz rahmetle anıyorum.